İnanmamak mümkün değil ki! Had I but known: Eğer bilseydim. Never a year passes but he comes
to visit me: Ziyarete gelmediği yıl yoktur. I never pass there but I think of you: Ne zaman oradan geçsem seni düşünürüm. Not but that I pity you: Size acımadığımdan değil. If I could but see him: Keşki onu görebilseydim.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition